HDK Davası'nda Yargılanan Gazeteci Akgül: 'Dosyada Gazetecilik Faaliyetleri Var'

HDK Davası'nda Yargılanan Gazeteci Akgül: 'Dosyada Gazetecilik Faaliyetleri Var'
HDK operasyonunda tutuklanan gazeteci Elif Akgül, ilk kez hakim karşısına çıktı. 3,5 aydır tutuklu olan Akgül'ün yurt dışı çıkış yasağı devam edecek. Akgül, mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek suçlanıyor.

Gazeteci Elif Akgül İlk Duruşmada Beraatini Talep Etti

Gazeteci Elif Akgül, HDK soruşturması kapsamında tutuklanmasının ardından ilk kez hakim karşısına çıktı. Akgül, yöneltilen suçlamaları reddederek beraatini istedi.

Gazeteci Elif Akgül, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDK soruşturması kapsamında evine yapılan şafak baskınıyla gözaltına alınıp tutuklanmıştı. 3,5 aylık tutukluluğu 2 Haziran’da iddianamenin kabul edilmesiyle sonlandı. “Örgüt üyeliği” suçlaması yöneltilen Akgül, bugün ilk kez hâkim karşısına çıktı.

Duruşma Detayları

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Akgül’ün yanı sıra avukatları da hazır bulundu. Duruşmayı gazetecilerin yanı sıra Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği temsilcisi de takip etti.

Duruşmada kimlik tespitinin ardından savunmalara geçildi. Akgül’ün savunması şöyle:

“Öncelikle iddianamedeki temel suçlamaya bir yanıt vermek istiyorum: Ben geçmişte ya da bugün hiçbir suç örgütüne veya terör örgütüne üye olmadım, olmayı da düşünmedim. Üyesi olduğum örgütler 2013 yılından itibaren TGS, DİSK BASIN İŞ, Medya ve Hukuk Çalışmaları ve Folklor Kurumu Derneği’nden ibarettir.

Bu anlamda bundan 13 yıl önce toplantılarına katıldığım, daha sonra da faaliyetlerini bir gazeteci olarak izlediğim Halkların Demokratik Kongresi, yani HDK’nın terörle ve suçla ilişkilendirilecek hiçbir faaliyetini görmediğimi, duymadığımı da söylemek isterim. İddianameye verilecek en öz ve en temel cevap budur.Bununla birlikte iddianamede pek çok maddi hata ve suçlamayla ilgisiz bilgi vardır. Bunları da savunmam kapsamında düzeltmek isterim.Benim bilgim dahilinde Halkların Demokratik Kongresi, hakkında ‘terör örgütü olmadığına dair’ mahkeme kararı bulunan, demokratik alanda siyaset yapan bireylerin ve örgütlerin biraraya geldiği yasal ve meşru bir örgüttür. Mevcut ve eski eş sözcüleri, yürütme kurulu üyeleri arasında milletvekilleri vardır. Siyasetçiler vardır. Eski TBMM Başkanvekilleri vardır. Ve benim bu örgütle 13 yıldır herhangi bir organik ya da siyasi bağlantım yoktur. Kuruluş kongresinde bağımsız feminist olarak yer aldım. İki genel meclis toplantısına katıldım. Ve gazetecilik faaliyetlerim nedeniyle siyasi çalışmalarıma son verdim. Son 13 yıldır HDK ile iletişimim gazetecilik faaliyetlerim nedeniyle olmuştur. Biraz önce belirttiğim gibi ne o zaman ne de daha sonra HDK’nın suç oluşturan hiçbir faaliyetini de görmedim.”

Akgül'ün Savunması

Akgül, hakkındaki iddiaları ve yanlış bilgileri düzeltmek istediğini söyleyerek savunmasına devam etti. Hakkındaki telefon dinlemeleriyle ilgili şunları söyledi:

“Söz konusu dinlemeler 13 yıl öncesine dayanıyor. Dinleme kararının veren hakimlerin Fethullahçı çetelerle ilgili bağını, 17-25 Aralık soruşturmasında bu dinlemelerin kanıt sayılamayacağına dair kararı avukatlarım açıklayacaktır. Bense bu TAPE’lerin ‘kıymetlendirilmemiş olduğuna’ dikkat çekmek istiyorum.Bu TAPE’lerin yıllar önce yok edilmesi gerekiyordu. Bu TAPE’lerin bu şekilde iddianamede yer alması, kamuya açık hale getirilmesi açık bir şekilde mahremiyetimi ihlal ediyor. Gezi davası iddianamesinden yıllar önce Fethullahçıların yaptığı usulsüz dinlemelerin kanıt olarak dosyaya sokulduğunu biliyoruz. Savcılık o dönem bu hareketini ‘delillerin yeniden kıymetlendirilmesi’ olarak savunmuştu. Bu ifade iddianameye girmiş, bizlerin de lûgatına girmişti. Benim iddianamede bu yönde herhangi bir ifade yer almıyor. Yani savcılık iletişimin gizliliğini ihlal eden bu dokümanı açık bir şekilde, herhangi bir hukuki yahut keyfi açıklama olmaksızın iddianameye eklemiş. Bu dökümanlar hakkında söyleyebileceğim tek şey malumun ilamından öteye geçmeyecek: Bunlar suç içermeyen, ya toplantı ve gösteri hakkımı kullandığım ya da gazeteci olarak halkı bilgilendirme hakkımı kullandığım konuşmalar. Bu konuşmalara ilişkin suç olan tek şey iddianamede yer almaları. Ve o suçun faili de ben değilim.”

Açık Kaynak Taramalarına Eleştiri

Elif Akgül, altı internet sitesi linkinden oluşan açık kaynak taramasına karşı şunları söyledi:

“Bunlardan ‘www.halklarindemokratikkongresi.net’ sitesinde yer alan ‘HDK Genel Meclis Üyeleri’ başlıklı içerikte adımın geçtiği URL savcılık tarafından ‘haber olarak’ nitelendirilse de aslında bir basın bilgilendirme metni. Savcılığa göre, bir terör örgütü genel meclis üyelerinin tam listesini kamuoyuna açıkça duyurmuş. Ve savcılık 14 yıl boyunca bu konuda hiçbir şey yapmamış. Buradaki mantıksızlık silsilesini daha açıklamama gerek olduğunu sanmamakla beraber kayıtlara geçsin diye yine de ifade etmek istiyorum: Yasa dışı bir örgütün üyelerini açıkça listelemesi hayatın olağan akışına aykırı. Gerçekte ortada sahiden de bir yasa dışı örgüt olsaydı ve böyle bir listenin 14 yıldır ortalıkla ayan beyan dolanmasına rağmen savcılığın harekete geçmemesi en azından görevi ihmal suçu oluştururdu. Ama doğrusu HDK bir terör örgütü olmadığı için savcılar da bu kadar yıl herhangi bir işlem yapma gereği duymamışlardır.İkinci bir açık kaynak taraması olan turnusol.biz haber sitesinin haberine ilişkin ise, söz konusu metin KCK Basın davası öncesi yayınlanan bir basın metnidir. Bir gazeteci olarak -yine- Fethullahçı çeteye mensup polis, savcı ve hakimlerin başlattığı bir dava öncesi meslektaşlarımla dayanışmak için imza verdiğim bir metin. Metinde de belirtildiği gibi 141 kişi imzacıdır. Bu metin 10 yıldan fazla süredir kamuya açık bir şekilde ortalıkta duruyor. Eğer ki suç içeren bir metin olsaydı bu 13 yıl boyunca hakkında hukuki bir işlem yapılması gerekirdi ve bu hukuki işlemde 141 kişinin de olmaması gerekirdi. Bu olmadığına göre savcılık da benim gibi bu metnin suç içermediği konusunda hemfikir olmalı. Ayrıca savcılık bu metnin konuyla bağlantısını kurma çabasına da girmemiş. Dolayısıyla bu dosyada neden yer aldığı hakkında bir fikrim yok.Üçüncüsü de ANF News sitesinde yayınlanan ‘HDK: Ortak mücadelenin ilk adımı’ haberi. Bu haber bir hatırlatma haberi. Herhangi bir gelişmenin yer almadığı, savcılığın genel değerlendirme kısmında belirttiğinden daha açıklayıcı bir ‘HDK nedir’ haberi. Ve savcı, yine bağlamı kurmadığı için, bu iddianamede neden var, benimle alakası nedir anlamadım. Burada gördüğüm şey savcılık Google’a Elif Akgül yazmış ve içeriklere bakmadan gelişi güzel bir takım URL’ler seçerek dosyaya eklemiş.”

Akgül, açık kaynak taramasında kendisine suçlama olarak yöneltilen altı internet sitesi linkinden üçünün kendisiyle ilgili olmadığını söyledi. Akgül’ün sözünü ettiği suçlama Eğitim Sen Kadın Sekreteri Elif Akgül Ateş’in isminin geçtiği URL’lere dayandırılmıştı. Akgül, şöyle konuştu:

“Bu durumu 20 Şubat günü girdiğim polis sorgusunda da, 21 Şubat günü çıktığım Sulh Ceza Hâkimliğinde de dile getirdim. Elif Akgül Ateş’e ait kayıtlar sadece Google’da değil, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nda da bulunuyor. Yani savcılığın bu bilgileri edinmesi için bilgisayarını açması yeterliydi. Soruşturma aşamasında yapılması gereken minimum hareket buydu. Bu bile yapılmadı.”

Akgül, savunmasının sonunda cezaevinde geçirdiği üç ayın ardından iddianamenin polis sorgusunun ötesine geçmediğini, HDK’nin bir terör örgütü olmadığı yönündeki yargı kararını dosyaya eklemediğini söyledi. Hakkındaki iddianamenin “Fethullahçı çetenin faaliyetleri ve yarısı kendisinin hakkında dahi olmayan içeriksel olarak suçun yanından geçmeyen altı URL bağlantısının kopyalanıp yapıştırılmasından” ibaret olduğunu aktardı ve savunmasını şöyle tamamladı:

“İddianameye konu olan siyaset yapmak, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak, haber verme hakkını kullanmak gibi anayasa tarafından güvence altına alınan faaliyetler. İddianamedeki tek suç iletişimin gizliliği hakkımı ihlal eden tapelerin iddianameye konmuş olması. Ve tekrar ediyorum bu suçun faili de ben değilim. Bu durumunda mahkemenizden bu ülkenin yurttaşı olarak asıl suçu ve suçluları ayırmanızı bekliyorum.Bu dosyanın varlığını 2023 yılının ocak ayında, artık beraat etmiş olduğum bir dosya hakkında bilgi almak için terör savcılığına gittiğimde öğrendim. Üzerinde gizlilik olduğu, yüzlerce klasör olduğu, 10 küsür yıllık dosya olduğu söylendi. Arada geçen sürede üç defa yurtdışına çıktım geri döndüm. Gözaltına alınmadan bir gün evvel İtalya’dan geri dönmüştüm. Sadece yurttaş olarak haklarımı kullandığım için hapsedilebileceğimi biliyordum. Gitmedim ve hapsedildim. Çünkü memleketimi terk etmek gibi bir niyetim yok. Bugüne dek yaptıklarımı yapmaya devam etmekten vazgeçmeye de niyetim yok. Seyahat hakkımı geri istiyor ve öncelikle hakkımdaki yurtdışı yasağının kaldırılmasını talep ediyorum. Sonuç olarak da beraatıma karar verilmesini talep ediyorum.”

Duruşma Sonrası Gelişmeler

Akgül’ün savunmasından sonra dosyanın diğer sanığı Mehmet Saltoğlu savunmasını yaptı. Daha sonra duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın savcılığa gönderilmesini istedi. Savcı, ölçülü olduğunu iddia ederek yurtdışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrolün devam etmesini de talep etti.

Daha sonra da avukatların savunmasına geçildi. Avukat Veysel Ok, suçlamalara dayanak yapılan telefon dinlemelerini yapan yargı mensuplarının bu sebeple yargılandığını, mahkûm olduğunu ve bu kararının da kesinleştiğini söyledi. Daha sonra avukat Batıkan Erkoç söz aldı. Erkoç, Akgül’ün el konulan telefon ve bilgisayarıyla ilgili raporun da dosyaya girdiğini ve suç olabilecek herhangi bir bulguya rastlanmadığını aktardı. Avukat Tora Pekin de delilleri karartma ve kaçma şüphesi bulunmadığını belirterek, savcının yurtdışı çıkış yasağının sürmesi talebinin ezbere dayandığını söyledi.

Avukatların savunmasından sonra heyet ara kararını açıkladı. Heyet, el konulan dijitallerin iadesine karar verdi. Yurtdışı çıkış yasağının devamına hükmeden heyet, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın savcılığa gönderilmesini kararlaştırdı. Bir sonraki duruşma 4 Aralık’ta görülecek.

RSF Temsilcisinin Yorumu

Duruşmayı takip eden RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu, davayı Kısa Dalga’ya şöyle yorumladı:

Türkiye'de gazeteciler, keyfi tutuklamalar ve aralıksız kovuşturmaların yanı sıra, giderek daha sık, keyfi davalar kapsamında adli kontrol tedbirlerine maruz bırakılıyor. Aslında haber verme hakkını hedef alan bu hukuka aykırı müdahalelerin ve haksız suçlamaların bir an önce sona ermesini talep ediyoruz.

Arka Plan

Elif Akgül, HDK operasyonu kapsamında yapılan eşzamanlı ev baskınıyla 18 Şubat’ta gözaltına alınarak tutuklandı. Operasyon sırasında emniyet tarafından çekilen görüntüler İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından sosyal medya aracılığıyla dolaşıma sokuldu.

Akgül’e emniyet sorgusunda 2012 yılından telefon dinlemeleri ve açık kaynak araştırmaları gösterildi. Akgül’e suçlama olarak yöneltilen telefon görüşmelerinden biri 2013’te 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda polisin DİSK binasına müdahalesiyle ilgiliydi. Akgül, konuşmada yaşananlarla ilgili bilgisayar başındaki mesai arkadaşını bilgilendiriyordu. 3 Haziran 2013 tarihli bir görüşmedeyse Akgül, yine Bianet’ten mesai arkadaşıyla konuşuyordu.

Soruşturma kapsamında topluca gözaltına alınan 53 kişiden aralarında Akgül’ün de bulunduğu 30’u 21 Şubat’ta tutuklandı. Daha sonra bireysel iddianameler peyderpey hazırlanmaya başladı.

Akgül hakkındaki iddianame 24 Nisan’da tamamlandı ve İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme, iddianamenin değerlendirmesi sonucu savcılığa iade etme kanaatine vardı. Mahkemeye göre, savcılık Akgül’ün iddianamenin diğer şüphelisi Mehmet Saltoğlu’yla bağını ortaya koyamamıştı.

Savcılık, mahkemenin iade kararına sayı olarak bir üst mahkeme aracılığıyla itiraz etti. Üst mahkeme, savcılığın itirazını yerinde bulunca iddianame doğrudan kabul edildi. Bütün bu iade ve itiraz süreci 1 aydan fazla sürdü.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Akgül’ün tutuklulukta geçirdiği süreyi ve delillerin büyük çoğunluğunun toplanmış olduğunu dikkate alarak yurtdışı çıkış yasağıyla 2 Haziran’da tahliye kararı verdi.

Gazeteci Furkan Karabay hakkında 15 yıla kadar hapis istendi

Tutuklu gazeteci Akdeniz: Meclis’te HDK ile el sıkışılırken biz neden yargılanıyoruz?

Gazeteci Elif Akgül hakkında tahliye kararı

Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.