Özel'den Hak-İş'e Asgari Ücret Çıkışı: "Temmuzda Zam Olmaması Kabul Edilemez"

Özel'den Hak-İş'e Asgari Ücret Çıkışı: "Temmuzda Zam Olmaması Kabul Edilemez"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HAK-İŞ ziyaretinde asgari ücretin temmuz ayında zamlanmaması durumunun kabul edilemez olduğunu belirterek, konunun siyaset üstü bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurguladı. Özel, asgari ücret konusunun sadece sendikaların ya da belirli bir partinin değil, tüm siyasi aktörlerin ortak sorumluluğu olduğunu ifade etti.
< lang="tr"> Özgür Özel'den Asgari Ücret İçin HAK-İŞ Ziyareti

Özgür Özel'den Asgari Ücret İçin HAK-İŞ Ziyareti

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücrete ek zam talebiyle sendika ziyaretlerine devam ediyor. Özel, bugün HAK-İŞ Genel Merkezi'ni ziyaret ederek yetkililerle görüştü.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücrete ara zam talebi için işçi sendikalarıyla görüşmelerine devam ediyor. Bugün HAK-İŞ Genel Merkezi'ni ziyaret eden Özel, sendika yetkilileriyle bir araya gelerek taleplerini iletti ve destek aradı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücrete ek zam talebi için sendika ziyaretlerine bir yenisini ekledi. Bugün HAK-İŞ Genel Merkezi'ni ziyaret eden Özel, burada Genel Başkan Mahmut Arslan ve diğer yetkililerle bir araya geldi. Görüşmede, asgari ücret konusundaki talepler ve çözüm önerileri masaya yatırıldı.

Özel'in Ziyaretine Geniş Katılım

Özel'e ziyaretinde Genel Başkan Yardımcıları Yalçın Karatepe ve Gamze Şengel Taşçıer, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da eşlik etti.

Asgari Ücrete Ara Zam Talebi

Burada HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ile görüşen Özel, gazetecilere yaptığı açıklamada, asgari ücrete bir ara zam talebini ifade etmek ve bu konudaki görüşlerini öğrenmek amacıyla işçi ve işveren konfederasyonlarına ziyaretler gerçekleştirdiğini anımsattı.

1 Mayıs Kutlamaları ve İşçi Talepleri

İstanbul’da TÜRK-İŞ’in ve DİSK’in ayrı ayrı düzenlediği 1 Mayıs kutlamalarına katıldığını, Rize'deki 1 Mayıs etkinliğinde ise HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan'ın konuşmasını televizyondan takip ettiğini anlatan Özel, daha sonra telefonla aradığı Arslan'ın şahsında bütün HAK-İŞ üyesi emekçilerin mücadelelerini selamladığını ifade etti.

Arslan'ın 1 Mayıs konuşmasındaki vurguları ve Türkiye’de işçiler için ortaya koyduğu talepleri sahiplendiklerini bildiren Özel, "Türkiye çok zor şartlardan geçiyor. Hem emek-sermaye çelişkisi hem de Türkiye’deki siyasi kutuplaşma ve maalesef çok gergin ortama rağmen bu zorlu şartlarda konfederasyonların, işçi ve işveren örgütlerinin farklı görüşlerine, farklı yönelimlerine rağmen ortaya koymuş oldukları dil aslında siyaset örnek olacak bir dildir" diye konuştu.

İşçi konfederasyonlarının 1 Mayıs'ı farklı meydanlarda kutladıklarını ama ortak talepleri dile getirdiklerini ifade eden Özel, önceki yıllara göre çok daha çetin olan şartlarda emek mücadelesinin yükselerek devam ettiğini belirtti.

CHP'nin, sosyal demokrat ve ana muhalefet partisi olduğunu anımsatan Özel, işverenlerin zorluklarını duyarak ve emeğin taleplerinin arkasında durarak bütünleşik çözümün parçası olmakla görevli olduklarını bildirdi.

Asgari Ücretin Anayasal Tanımı

Özel, Anayasa'ya göre asgari ücretin, "işçilerin zorunlu ihtiyaçlarını, beslenme, barınma, ısınma, ulaşım ve sağlık ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olduğunu" belirterek, "Aslında söz burada başlıyor, burada bitiyor. Bugün verilen asgari ücret açlık sınırının altında. Bir de bu işçinin ailesi var ve çoluğu, çocuğu var. Burada sayılmayan bu çocuğun eğitim giderleri var. İnsanca yaşam için gerekli olan refah payı var. Bunların hiçbiri gözetilmeksizin sadece beslenmeyi, barınmayı, ısınmayı, ulaşımı, sağlığı ele aldığınızda bu asgari ücretin ona dahi yetmediği ve insanların açlık sınırı altında kaldıkları çok açık" dedi.

Seçim Vaatleri ve Enflasyon Vurgusu

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin 14 Mayıs 2023'te düzenlediğini anımsatan Özel, şöyle konuştu:

"Bu seçimde milletimiz vaatleri duydu, ona göre oy verdi. Hatta 14 Mayıs tarihinde kararını veremedi Anayasa'ya göre. ‘Adaylar ikiye inecek, ondan sonra karar vereceğim’ dedi. Kimseye doğrudan ‘Sen yönet’ demedi. O yüzden de o zorlu rekabet sürecinde herkes bir vaatte bulundu. Örneğin Sayın Erdoğan, memur alımlarında mülakatı kaldıracağını da söyledi. Mesela bu konuda öğrencilerin en büyük eleştirisi, gençlerin en büyük eleştirisi ‘Seçimden önce mülakatı kaldıracağım, dediler. Şimdi mülakat yapıyorlar.’ Bunun şüphesiz Sayın Erdoğan’a ve partisine bir maliyeti vardır. Ama Türkiye’deki işçilerin hepsine şunu söylediğini hiç unutmayalım: ‘Enflasyonist ortamlarda asgari ücrete bir kez zam yapmak doğru değil.’ Zaten iki senedir de temmuz zammı veriyordu, veriliyordu, talep ediliyordu, mücadele ediliyordu, alınıyordu. Bundan sonra ‘Üç ayda bir, yılda dört kez’ dedi. ‘Dört kez enflasyona göre ayarlama yapmak lazım’ dedi. Enflasyon tek haneli rakamlara inene kadar. Sayın Erdoğan bunu söyledikten sonra biz yüzde 80’e varan enflasyonları gördük, TÜİK yüzde 65’leri ilan etti. Seçim geçti diye, beş yıl seçim yok diye seçimden önceki iki sene, biri daha düşük enflasyonda temmuz ara zammı verilmişken; bırakın dört kez zammı, geçen sene temmuz ara zammı dahi verilmedi ve 17 bin 2 lirayla bir kuruş zamlanmadan ‘Geçineceksiniz’ dendi.

Bu seneye gelindiğinde bu seferde de kaldırılamayacak bir hale getiren şöyle bir şey oldu: ‘Biz zammı gerçek enflasyona göre değil, beklenti enflasyonuna göre vereceğiz.’ Ya gerçek enflasyon, enflasyon canavarının işçiden yediği, gelip de yuttuğu para. Beklenti ise senin söyleyip de başaramadığın... Bunun bedelini neden işçi ödüyor? Bunun bedeline katlanılacaksa herkes birden öder, niye işçi ödüyor? Gerçekten anlamak mümkün değil, savunmak mümkün değil. 22 bin lira gibi kimsenin geçinemediği, geçinemeyeceği bir maaş belirlediler ve geçen dört ayda TÜİK’e göre yüzde 14’lük enflasyon, ENAG’a göre çok daha üzerinde yüzde 25’lik bir enflasyon 2025 Ocak’a girdiğimizde verilen 5 bin liralık zammı da yuttu, gitti. Şu anda TÜİK’in hesaplarına göre para, o günkü parayla 18 bin 500 lira. 3 bin 500 lira eridi dört ayda. ENAG’ın hesabına göre 17 bin 500 lira. Yani zammın 5 bin liranın, 4 bin 500 lirasını enflasyon yemiş, bitirmiş. Gerçekten de dün de DİSK’te konuştuk, bugün Sayın Başkan da değerlendirir, TÜRK-İŞ’in rakamları da öyle. O günden bugüne de açlık sınırı 2 bin lira daha arttı ve şu anda açlık sınırının 4 bin lira altında bir asgari ücreti konuşuyoruz. İşin kötüsü bu rakamlar ocak, şubat, mart, nisan ve üstünden şimdi mayıs ve haziran geçecek. Temmuz ayında zam yapılmadığında durumu siz düşünün.”

Asgari Ücretin Kapsamı ve Önemi

Türkiye'de çalışanların yüzde 55’inin ya asgari ücret ya da asgari ücrete komşu bir ücret aldığına işaret eden Özel, şunları söyledi:

"Kaçak çalışmalar, kayıt dışı ekonomi, asgari ücretin altında çalıştırmalar da düşünüldüğünde asgari ücret bir takım değerlendirmelere göre ortalama ücret. Ama herkesin kayıt içinde olduğunu ya da asgari ücret aldığını düşünsek de asgari ücret bir taban ücret olmaktan çıkmış durumda ve artık asgari ücret bir genel ücret. Almanların yüzde 9’u asgari ücret alıyor. Asgari ücret için ‘İlk yıl alınan ve hızla uzaklaşılan ücrettir’ diyorlar. Ama Alman sendikaları yüzde 9’un çok olduğunu savunuyor, eleştiriyor. Bizde son rakamlara göre yüzde 55. Ama birçok hesaplama yüzde 60-65’in asgari ücret ve ona komşu ücretleri aldığını ifade ediyor. Bu şartlar altında asgari ücretin temmuz ayında zamlanmaması, kabul edilebilir, dayanılabilir, katlanılabilir bir durum değildir. ‘Biz bu konuyu siyaset üstü bir yerden ele alalım’ diyoruz. Bu konu sadece sendikaların konusu, sadece sosyal demokrat bir partinin konusu değil, tüm siyasetin konusudur. Anadolu’da gidip de kapı çaldığınız, oy istediğiniz kişi sizin hangi partiden olduğunuza bakmaksızın siyaset kurumuna bir güven duyuyor, birimizden birimize yetki veriyor. Bundan sonra nasıl gideceğiz, hangi yüzle gideceğiz? Seçimden önce ‘Dört kez zam yapacağım’ deyip seçimden beri bugüne kadar bir kez zam yapıldı. 2023 seçimleri yapıldı, temmuz zammı yapılmadı. 2025’in ocak ayında yapıldı. Şimdi de yapılmazsa seçimden sonraki üç yılı iki tane zamla mı geçireceğiz? Bu kabul edilebilir bir şey değil, olacak bir şey değil. O yüzden derhal Asgari Ücret Komisyonu’nun toplanmasını, temmuzda da bu komisyonun bu anti-demokratik yapısına rağmen, kapsayıcı bir şekilde tüm konfederasyonların dahil edilip üç konfederasyonun üreteceği ortak talebin dikkate alınıp, işverenin de haklı endişelerinin, taleplerinin giderileceği şekilde kamunun da elini taşın altına atıp bu işini çözmesini bekliyoruz.

Krizin Bedelini Kim Ödeyecek?

“Şöyle bir şey yok: ‘Krizi biz çıkaracağız, daha sonra da bedelini siz ödeyeceksiniz, emekçiler ödeyecek.’ Hep birlikte katlanılacak, herkes katlanacak. Bu konuda sadece ve sadece emekçinin sırtına bir yük bindirmeyi katiyen düşünmüyoruz. Bir yandan da asgari ücreti sürekli bir maliyet kalemi ve şikâyet edilmesi gereken bir kalem, enerji fiyatları gibi dile getiremezsiniz. Türkiye’de onu bile söyleyince Enerji Bakanlığı bir formül üretmeye çalışıyor. Asgari ücretle ilgili sürekli dünyadan örnekler verip, ‘Efendim nasıl olacak?’ Dünyadan verilen örneklerde de Mısır’dan örnek veriliyor, gidiliyor Afrika’dan örnek veriliyor. Tabii siz yıllardır, yani gelmişsiniz Cumhuriyet’in ilk 15-20 yılında yaptığı bütün kamu iktisadi teşekküllerini özelleştirme programına almışsınız. Bunların birçoğundan devletin çekilmesi gerektiğini birçok insan söylüyor ama devletin buradan gelen geliri bir fonda tutup, en doğru şekilde değerlendirip, bu çağda üstüne düşen işleri yapması; yüksek teknolojiye, AR-GE ve inovasyona dayalı yüksek katma değerli üretim ve ihracat için imkânlar sağlaması, işçimizi de ona göre eğitmesi ve ona göre yetkinlikler kazandırması gerekirken hem üretime hem emek tarafına hiçbiri yapılmamış.

Bugün Macron, ‘Ben çimento üretmiyorum, çimento ithal edeceğim’ diye seçim vaadi verip çimento gibi havayı kirleten, suyu kirleten, iklime zarar veren fabrikaları Türkiye’ye yollamış ve siz emek yoğun bir şekilde çimento üretip, o çimentoyu gemilerle ihraç ediyorsunuz. Ya da dünyanın penye fasoncusu olmakta Mısır’la, Afrika ülkeleri ile rekabet ediyorsunuz. Öbürü sizin çip satıyor, cep telefonu satıyor, yazılım satıyor, fikir satıyor, patent satıyor. Ondan sonra dönüp ‘Orada 300 dolar asgari ücret var. Biz burada bu asgari ücreti arttıramayız.’ E öyle olmasaydı, bizim asgari ücretimiz Finlandiya ile karşılaştırılıyor olsaydı. Onlarla rekabet ediyor olsaydık. Sattığınız KİT’lerin parasıyla yüksek katma değerli ürün üretmeye ve kilo başına, gram başına değeri penyenin 600 katı, bin-bin 500 katı olan ürünler ihraç ediyor olsaydık da bizim de işçimiz o ülkelerdeki işçiler gibi asgari ücret alaydı. O zaman burada asgari ücreti bir maliyet kalemi olarak telaffuz edemezsiniz. Asgari ücret var olması gereken, olmazsa olmazlardan birini; emeği var edecek, ayakta tutacak ücrettir, yok etmeyecek ücrettir. Bunun için de devletin üzerine çok önemli sorumluluklar düşüyor. İşverenlerin de üzerine çok önemli sorumluluklar düşüyor. Sektör sektör sorunlar konuşulabilir, geçiş dönemleri konuşulabilir. Devletten yapılacak önemli katkılar olacaktır. Bunların hepsini konuşmalıyız. Ama haziran ayı boyunca her şeyi konuşmalıyız ama en çok en haklı talep olan asgari ücrete ara zam talebini konuşmalıyız ve bunu mutlaka almalıyız diye düşünüyorum.

HAK-İŞ'e Teşekkür

İşin teknik taraflarını heyetimiz uzman arkadaşlarla mutlaka görüşürler. Ama en basit ve en sade şekilde ziyaretimizin sebebi budur. Bu konuda hep birlikte neler yapabiliriz, onu konuşmak istiyoruz. Mahmut Başkan her zamanki nezaketi ile bize hızla randevumuzu verdi. Bizi karşıladı, ağırlıyor. Bir kez daha onun şahsında HAK-İŞ Konfederasyonu’na teşekkür ediyorum.”

Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.