Prof. Gözler: Asliye Hukuk Mahkemeleri Siyasi Parti Seçimlerine Müdahale Edemez
Kemal Gözler'den CHP Kurultay Davalarına Eleştiri: Asliye Hukuk Mahkemeleri Görevsiz
Hukukçu Prof. Dr. Kemal Gözler, asliye hukuk mahkemelerinin siyasi parti organlarının seçimine ilişkin karar veremeyeceğini savunarak, İstanbul ve Ankara'daki mahkeme kararlarının Türk seçim hukukuna aykırı olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Kemal Gözler, CHP kurultaylarına ilişkin davalar üzerinden asliye hukuk mahkemelerinin siyasi parti seçimlerinde yetkisiz olduğunu savundu. Gözler, bu tür davalarda seçim yargısının yetkili olduğunu ve aksi durumun demokrasiyi zedeleyeceğini vurguladı.
Siyasi Partiler Kanunu'na Dikkat Çekti
Gözler, makalesinde, CHP'nin olağan ve olağanüstü kurultayları ile İstanbul İl Kongresi'ndeki seçimlere karşı açılan davaları değerlendirdi. Siyasi partilerin seçim usulünün 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu ile özel olarak düzenlendiğini ve bu nedenle asliye hukuk mahkemelerinin yetkisiz olduğunu belirtti.
Seçim İtirazlarında Yetki Seçim Kurullarında
Kanunun 21. maddesine göre, seçimlere ilişkin itirazların, tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde ilçe seçim kurullarına yapılması gerektiğini ve bu itirazlara karar verme yetkisinin asliye hukuk mahkemelerinde değil, seçim yargısında olduğunu vurguladı.
Seçim Kurulu Kararları Kesin ve Bağlayıcıdır
Prof. Dr. Gözler'e göre, seçim kurulu kararları kesindir ve herkesi bağlar. Asliye hukuk mahkemeleri bu kararlara müdahale edemez. Türk Medeni Kanunu ve Dernekler Kanunu'nun siyasi partilere uygulanabilmesi için, Siyasi Partiler Kanunu'nda o konunun özel olarak düzenlenmemiş olması gerektiğini ifade etti.
"Özel Kanun Genel Kanunu İlga Eder" İlkesi
Bu durumun hukuktaki "özel kanun genel kanunu ilga eder" (lex specialis derogat legi generali) ilkesinin bir sonucu olduğunu söyledi. Siyasi Partiler Kanunu'nun siyasi parti seçimlerini ayrıntılı olarak düzenlemesi nedeniyle, asliye hukuk mahkemelerinin bu konularda görevsiz olduğuna dikkat çekti.
Görevsizlik Kararı Verilmelidir
Gözler, mahkemelerin, önlerine gelen bu tür davalarda derhal görevsizlik kararı vermesi gerektiğini savundu.
Seçim Yargısının Önemi
Makalesinde seçim yargısının Türk hukuk sistemindeki yerini ve önemini de vurgulayan Gözler, 1950’den beri adli yargıdan ayrı, bağımsız bir seçim yargısı koluna sahip olunduğunu belirtti. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararlarına Yargıtay, Danıştay veya Anayasa Mahkemesi’nin dahi dokunamayacağını hatırlattı.
Demokrasi Vurgusu
Gözler, seçim hukukunun mantığının, itirazların bir-iki gün içinde karara bağlanmasını gerektirdiğini, adli yargının bu alana girmesinin seçimlerin uzun süre tartışmalı kalmasına yol açacağını ve bunun da demokrasiyi zedeleyeceğini ifade etti.
"Kamu Düzeni Tehdit Altında"
Son olarak, ana muhalefet partisinin yönetiminin asliye hukuk mahkemelerince atanmasının demokrasiyle bağdaşmayacağını vurgulayan Gözler, seçim hukukunun ve seçim yargısının yerini medeni hukukun almasının kamu düzenini ciddi şekilde tehdit edeceğini belirtti.
Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.